Cumartesi, Şubat 15, 2014

Çare

Bitmesini hiç istemediğim bir günün ortasındayım.

Salonun perdesini sonuna kadar açtım. İnce ince, sıra sıra yağan yağmurun ışığı içeri doldu. Sesi ise banyonun açık penceresinden geliyor. Bazen senkron tutmuyor.

Dün akşamki Bilkent Senfoni Orkestrası Konseri'nin etkisiyle TuneIn'de bulduğum, sadece senfonik müzik çalan radyoyu dinliyorum. Çarşaf gibi bir denizde, kendimi sırtüstü suyun kollarına bırakmışım sanki. Yumuşacık sarıyor beni. Altımda deniz, üstümde gökyüzü. (Konser çıkışı önümüzdeki Perşembe, bu kez Beethoven için bilet aldım. Bir sonraki hedefim CSO konseri.)

Uzun kahvaltı sonrası (belki de sandığım kadar uzun değildi, öncesinde yarım saat Devrim'de koştuğum için geç kahvaltı demek daha doğru olabilir) espresso'mu yapıp kanepeye geçtim. Okumalar Okuması beni bekliyor. Akşam, ara ara aldığım zevkin heyecanından, hemen bitmesin diye okumayı bıraktığım oldu. Alberto Manguel'in okuma tutkusuna hayranım. İlham verici. Kalemlerim, hemen kitabın yanında. Okumak-yazmak karışıyor birbirine. Kurşun kalem 2010 TATE ziyaretinden. Monteverde dolmakalemim HM'nin 2009 yeni yıl armağanı. Deri kılıfı yıprandı. İstanbul'dan yenisini bekliyorum. Anılar böylelikle dokunulabilir, sevilebilir, nazlanabilir hale geliyor.

Gün bitmesin istiyorum. Çare olarak bunları yazıyorum.


1 yorum:

Deniz dedi ki...

ne güzel.. Mutlu anlar bankası