Tehlikeli günlerden geçiyorum. Biraz, Orhan Veli'nin "böyle havalar" dediği havalardayım. Mesela sabahları ofise yürürken etrafta çimleri sulayan otomatik spreyler hoşuma gidiyor. Bazılarının menzilinden zıplayarak kaçıyorum. Bugün bir tweet'te şuna benzer bir şey yazıyordu: "Küçük şeylerden mutlu oluyorsan, aşıksın demektir". (Aradım ama bulamadım, bulunca kaynağını buraya ekleyeceğim.)
Dün iş çıkışı spor malzemeleri satan dev bir mağazaya gittim. Koşmak için şort, koşu programının karmaşık zamanını tutmak için 50 ayrı zaman ayarlayabileceğim kronometreli saat, bisiklet kaskı-eldiveni-reflektörlü paça tutucusu (ismi tam doğrultamamış olabilirim) aldım.
Dönüşte A1'den yürüdüm. İlk gün egzersizi niyetine. Bu sabah erken kalkıp bu kez stadda yürüdüm. On haftalık bir program bu. Başlamadan önce sekiz gün yürüyüş, sonra koşu-yürüyüş karışık. Koşu oranı sürekli yükselecek ve onuncu haftada 30 dk. koşabilecek hale geleceğim. Adada başlamıştım ama araya tatiller girince aksamıştı. Bu kez kararlıyım.
Ayrıca hafta sonu bisikletin de açılışını yapmak istiyorum. Binmeyeli epey oldu. Zincirinde bi' tuhaflık sezmiştim, umarım ciddi bir şey değildir. Belki bazı günler ofise bisikletle gelirim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder