Pazartesi, Ekim 29, 2007

Yazmalı. Yazmaya bir şeylerden başlamalı.

Sevgili Günlük,

Adalet Ağaoğlu'nun günlüklerini okuyorum da, titreyip kendime geliyorum. (Damla Damla Günler, 3 Cilt, Remzi Kitapevi) Allahım yazmak nasıl bir şey?! Ben şu küçük, zavallı halimle koskoca Adalet Ağaoğlu ile benzer sancılar çekiyormuşum. Yeryüzünde yalnız değilmişim! Ama onun yazıya verdiği emek ve harcadığı mesainin yüzde birini bile ayırmıyor/ayıramıyorum. Ama istiyorum.

Bugün kitap fuarına gittik Sümbül'le. Çok nefis kitaplar aldım. İletişim Yayınları standında kendimi kaybettim. Oğuz Atay - Tutunamayanlar, İhsan Oktay Anar - Amat + Suskunlar, Alan Watts - Anında Hava Tahmini (aldığım en ilginç kitap! bulutlara bakıp, hava tahmini yapmayı anlatan, 24 sayfalık pratik bir kitap, ileride tekne sahibi olursam işime yarar heh he), Murat Belge - İstanbul Gezi Rehberi (yıllar önce sevgilime almıştım, e ayrılınca bazı kitaplardan uzak kaldım, bu da onlardan biriydi.). İthaki'den Kemal Tahir -Kurt Kanunu, Doğan Kitap'tan Hasan Ali Toptaş - Harfler ve Notalar + Uykuların Doğusu (Harfler ve Notalar HM'nin bahsettiği bir kitaptı, Uykuların Doğusu da 2006 Orhan Kemal Roman Ödülü almış, merak ettim), 314 no'lu standdan Aydın Şimşek'in bizzat kendi elinden (maalesef imzalatmayı unutarak) Yaratıcı Yazarlık + Estetik ve Mücadele Estetiği (kendisiyle okuma-yazma üzerine yaptığımız sohbet, ayrı bir yazı konusu), Merkez Kitap'tan Karen Armstrong - Mitlerin Kısa Tarihi, Elma Yayınevi'nden Dr. Ali Işık - Yabancı Dil Nasıl Öğrenilmez, Remzi'den Zülfü Livaneli - Sevdalım Hayat (daha çıkalı kaç gün oldu, 10. baskıyı yapmışlar. Remzi Kitapevi'nden çıktığını bilmesem, 100'er 100'er mi basıyorlar diye şüphe edeceğim:P) aldım.

Eve gelir gelmez Amat'a başladım. İhsan Oktay Anar'ın Puslu Kıtalar Atlas'ını okumuştum. HM, Vahide ve Sümbül, Amat'ın da iyi olduğunu söylemişlerdi.

Stantlardan birinde Mustafa Ruhi Şirin'i gördüm, ayaküstü sohbet ettik.

Çıkmadan RYD'nin standına da uğradık. Bülent Fidan, Ortaya Karışık Seyirlik İşler kitabını armağan etti. (E, ben onu da imzalatmamışım!! Neyse haftaya Celil Oker'in imza günü için yeniden gitmeyi planlıyorum, yanıma alayım.)

Sevgili Günlük, yaptığım hesaplara göre, işten-güçten-trafikte harcadığım zamandan (ki artık günde 2 saati aştı!) artan zamanlarda kişisel okuma yazmalarım için günde fazladan 4 saate ihtiyacım var:) Zaten fazla uyumuyorum. Sık sık akşamları dışarı da çıkmıyorum. Bu durumda internet ve tv'yi kısacağım:) Dolayısıyla artık bu yazıya nokta koyma vakti geldi heh he:)

En kısa zamanda tekrar yazacağım, söz:)

Not: Parantezleri de azaltmak lazımmış, artık bir dahaki yazıda:)

Hiç yorum yok: